Türkiye’nin ekonomi savaşı

Bölgesel anlamda güçlü bir aktör olan ve enerji denkleminde her geçen gün önemi daha da artan Türkiye, bugün artık küresel bazda da önemli bir ülke haline geldi.

 

Son dönemlerde Türkiye’nin kur üzerinden maruz kaldığı operasyon ve tehditleri kolayca bertaraf etmesi için yeni dünyada yani küresel ekonomik dengelerin değişme sürecinin yaşandığı bu dönemde ekonomisini daha da güçlendirmesi gerekiyor.

 

Peki Türkiye’nin, yeni dönemde yeni ekonomi yaklaşımı çerçevesinde yapması gerekenler neler?

 

YERLİ ÜRETİM ARTIRILMALI, İTHALATA BAĞIMLILIK AZALTILMALI

 

Türkiye üretime daha çok kaynak ayırmalı ve yurtdışından ithal ettiği birçok malı kendisi üretmeli. Bu bir ithal ikamesi değil. Dolayısıyla, Türkiye hem düşük maliyetle üretecek hem de ürettiğinin fazlasını yurtdışına ihraç edecek.

 

Özellikle de cari açığın artmasına neden olabilecek olan mallar teker teker tespit edilip harekete geçilmeli ve başta da enerji bağımlılığın azaltılması konusunda son yıllarda başlatılan büyük stratejik projeler ve adımlar hızlandırılmalı.

 

En önemlisi kaynaklar her alanda değil daha stratejik ve seçici yatırımlar için kullanılmalı. Teşvik sistemi de buna göre düzenlenmeli.

 

Bu adımlar hem üretimi artıracak, cari açığı düşürecek hem de dış finansman ihtiyacını azaltacaktır.

 

YENİ İHRACAT STRATEJİSİ VE İHARACATIN NİTELİĞİNİN ARTIRILMASI ZORUNLULUĞU

Türkiye’nin bulunduğu coğrafi bölge itibariyle dünyanın bir çok ülkesine ve kıtasına ulaşma imkanı bulunuyor. Bir taraftan pazar çeşitliliği yaparak farklı ülkelere ulaşması gerekirken diğer taraftan ülkelerde ticareti artırmak için çok agresif çalışmalara ihtiyacı var.

 

Başta DEİK olmak üzere STK ve hükümet arasında kurulacak işbirliğiyle birçok ülke hedef ihracat pazarı haline getirilmeli. Burada DEİK’e önemli görevler düşmekte. DEİK iş konseylerinin dışında adeta düşünce kuruluşu gibi çalışmalı, ülke raporları çıkarmalı ülkelerle ilgili olarak yatırımcılara yol gösterici olmalı. Ticaret bakanlığı da her ülke için ticaret uzmanları gönderilmeli.

 

Türkiye’nin son dönemlerde başta Rusya, İran ve Çin ile başlattığı yeni işbirlikleri ve ticarette yerli paraların kullanılması konusundaki çabalar hızlandırılmalı.

 

Bu dönemde Rusya, İran ve Türkiye ABD tarafından uygulanan yaptırımlara maruz kalırken Çin’de de yine ABD tarafından uygulanan yüksek vergiler ve tarifeler söz konusu. Dolayısıyla bu tablo, yerli paralarla ticaret sürecini daha da hızlandırabilir.

 

AR-GE’DE GAZA BASILMALI

 

Türkiye’nin yıllarca ithalat faturası ödediği teknolojik seviyesi yüksek ve bilgi gerektirecek ürün üretiminde artışa gitmesi gerekiyor. Bunun için de Ar-Ge’ye daha çok kaynak ayırması lazım.

 

Halen Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH)’ ye göre yüzde 1 oranında olan AR-Ge payının artık yükseltilmesi lazım.

 

Bugün gelişmiş ve G20 ülkeleri içerisinde yer alan bazı ülkelerin GSYH’den Ar-Ge’ye ayırdıkları paya baktığımızda ABD’de bu oranın yüzde 2.79, G. Kore’nin yüzde 4.23, Japonya’nın ise yüzde 3.29 olduğunu görüyoruz.

 

Biliyoruz ki, Ar-Ge harcamalarının hem ekonomik büyüme hem de ihracat üzerinde direkt pozitif bir etkisi vardır. Ayrıca Ar-Ge harcamaları, ülkelere rekabet üstünlüğü sağlar, dünyanın bir çok ülkesinden doğrudan yabancı sermayeyi çekme imkanı sunar ve dışarıya olan teknolojik bağımlılığı azaltma gibi pek çok olumlu katkısı sağlar.

 

Bu adım yıllarca büyük faturalar ödediğimiz teknolojik seviyesi yüksek bir çok ürünün ithalatını azaltacak belki de sona erdirecektir.

 

DIŞ FİNANSAN İHTİYACI AZALTILMALI

 

Zaten yukarıda üretimle ilgili değindiğimiz bu ciddi adımların hızlandırılması, Türkiye’nin hem dış finansmana olan ihtiyacını azaltacak hem de dışarıda oluşturulan ve oluşturulacak operasyonları ve spekülasyonları boşa çıkarmış olacaktır.

 

Ayrıca finansman ihtiyacının karşılanması için ABD öncülüğündeki tek kutuplu dünya dışındaki finansman kaynaklarının da alternatif hale getirilmesi gerekiyor.

 

TAKİP VE İZLEME MEKANİZMASI

 

Türkiye’ de uygulamaya konulmak üzere birden fazla program ve strateji hazırlanıyor. Ancak bunlar arasında yer alan eylemlerin ne kadarının hayata geçtiği konusunda maalesef tam anlamıyla çalışan bir takip ve izleme mekanizması bulunmuyor.

Takip ve izleme mekanizması, hem harcamaların etkinliğini hem de atılacak yeni adımlar için yeni dönemde uygulanacak olan her programın etkinliğini artıracaktır.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.