Milletleşme ve millet olma;, tasada ve kıvançta bir olmanın, ortak vatan ve değerler, ülküler ekseninde birleşme süreciyle ilkel kominal toplumlardan bugüne kadar insanlığın vardığı en üst toplumsal aşama ve en üst sosyolojik bir yapıdır. Ne var ki, her toplum millet olabilmeyi ve devamında uygarlıklar oluşturmayı başaramamış ve maalesef bir halk yığınağı olmanın ötesine geçememiş. Tarihin kaydettiği ve insanlığa uygarlıklar sunan en büyük milletlerden biri de şüphesiz Türk milleti olmuş...
Son Elâzığ ve Malatya depreminde gördük ki, toplumumuzun her kesiminde görülen özenli ve asil duyarlılık, tasada ve kıvançta sergilenen birlik, böyle bir millete mensûp olmanın anlâmı ve örneği olmuş... Üzüntü devletimizin ve tüm milletimizin ortak üzüntüsü olmuş...Her dönemde olduğu gibi bu olayda da devletimiz ve milletimiz, iktidarı ve muhalefetiyle bir kez daha ortak dayanışma içinde yek-vücut olmuş; milletimiz gıpta edilecek bir birlik ve bir beraberlik sergilemiş...
Ancak sayıları az da olsa bazı kesim ve kişilerce, böylesi bir felâket gününü karşılıklı olarak fırsata dönüştürmeleri, kendi siyasal ve indi ideolojik görüşlerine malzeme yapmaları "söz ola beri gele" cinsinden ayrıştırıcı ve içi boş hamaset yüklü paylaşımlara indirgemeleri pek şık olmuyor. Sosyal medyada bir güç ve bir ötekileştirme yarışına girmelerinin bir anlâmı yok. Ve her türlü ortak üzüntü ve her türlü ortak dayanışmanın gösterildiği bu günde hiç kimsenin bir diğerine vatan-severlik nutukları atmasının bir gereği de yok, yararı da yok... Veciz bir söz var ya: "Vatanını en çok seven; görevini en iyi yapandır." Neticede devlet ve bizler görevimizi yapıyoruz. Bir an evvel insanî yaralar sarılmaya, binalar onarılmaya ve yıkılanların yerine yenilerin yapılmasına çalışılıyor.
Vefat edenlere rahmet dilerken; depremde zarar gören vatandaşlarımızın depremden kaynaklı mağduriyetlerinin gecikmeksizin giderilmesi en büyük beklentimiz...Deprem kuşağında yer alan ülkemizin bundan böyle muhtemel bu tür tehlike ve afetlerden korunabilmesi için başta devleti yönetenler olmak üzere, topluma düşen ve asla ihmal edilmemesi gereken çok ama çok ciddi görev ve sorumluluklar var... Tehlike geliyorum demeden önlemler alınmalı. Bir halk sözümüz var ya: "Araba devrilince yol gösteren çok olur"
Toplumsal ve bireysel görev ve sorumluluklarımızı yerine getirmeden, bu tür vahim olayları kader deyip geçiştiremeyiz.