Mülâkatın olduğu ve kişilerin insâfına terkedilen sistemde liyâkat ve ehliyet sağlanamaz; hak ve adalet aslâ gerçekleştirilemez. Hüseyin Çelik'in döneminde okul yönetici atamalarında kişilerin lehine ve aleyhine sonuçlar doğurmak maksadıyla değerlendirme komisyonuna +10 puan taktir hakkı tanınmıştı. Başka saiklerle suistimala oldukça açık bir uygulama... Müdürlüğüm dönemimde bir hak kaybına yol açmamak adına bu taktir hakkını öz puanları zedelemeyecek biçimde her adaya eşit biçimde kullanmıştık. Başka illerde ne oldu olmadı bilemiyorum. Ama bir veya birkaç çiçek açmakla bahâr gelmiyor ki...
Neyse ki Danıştay bu sakat ve keyfi uygulamaya dur demişti. Fakat Bakan yargı kararlarını arkadan dolanarak habire yönetmelik değiştirmeye devam ediyordu. Mülâkatın adil olma şansı yoktur ve bu nedenle bir bakıma hak eşitliğini bozmanın adetâ alt yapısıdır. Hak ve emeğin bir bakıma yok ve hiçe sayılmasıdır. Genel kabul, her alanda ve tüm atamalarda ve her kurumda kimselerin şu ve bu nedenle işine gelmeyenleri ve 90 puan alanları elimine edemediği ve çok daha düşük puan alan kayırmaların ve tercihlerin sona erdiği merkezi sınav dedığimiz KPS'nın hakaniyete uygun yerinde ve doğru bir uygulama olduğudur.
İşe ilk alımlar mülàkatın olmadığı KPS ile olmalı ve puan üstünlüğüne göre yerleştirmeler yapılmalı. Geçmişte her alanda yaygınlık kazanmasa da memur alımlarında ve öğretmen atamalarında güzel uygulamalar yaşandı. Hak kaybından doğan devlete karşı kırgınlık ve küskünlüklerin olmadığı anayasal fırsat ve imkân eşitliği ancak bu yolla sağlanabilir.
Sayın Babacan partisinin tanıtım aşamasında mülâkatın kaldırılacağını ifâde etmişti. Bekleyelim ve görelim. Bakalım zaman neyi gösterecek?