Muharrem ayı Hicri yılbaşı ve "aşure ayı"dır; ama mahzûn bir aydır, hüzünlü bir aydır. Mazlûmların asırlardır dinmeyen feryâd ü figânıdır bu mâtemli ay... Kerbelâ şehitlerinin anıldığı bir ay... Erzurumlu Alvarlı Efen'in zulme ve zâlime sitemi ile dile getirdiği "ey felek" redifli hüzünlü bir şiirindeki üç beyit, Kerbelâ'da vahşet sergileyen "şâkileri" anlatmaya yeter sanırım. "Kane garkettin sitemle Kerbelâ sultânını / Gül gülistân oldu kandan mihr-i devrân ey felek / Bahr-ı hûne keştibân ettin Hüseyn'i cevr ile / Âl-i Âbâ gülleri hak ile yeksân ey felek / Evlâd-ı Peygâmberi saldın belâ deryâsına / Leşker-i ehl-i şekâ ederdi seyrân ey felek"
İslâm tarihinde dini saltanata dönüştüren kepâze alçak bir zihniyetin ve Diyânet Cuma hutbesinde kirli ve kanlı adını zikretmese de bî- insâf ü bî-din Yezid'in şahsında mücessemleşen tüm zâlimlerin vahşet, denaât ve zulmûnun ve Hz. Hüseyin'in şahsında somutlaşan tüm mâsûm ve mazlûmların, hakkın ve adaletin simgeleşen mücâdelesidir Kerbelâ... Hak ve hakikat yolunun hak yolcularına ve "Aşkın şehidi"ne revâ görülen idrâk ve insanlık dışı haysiyetsizce ve ahlâksızca işlenen utanç verici hûnhâr bir cinâyetin ve vahşetin adıdır Kerbelâ...
Dünya var olup durdukça, yalnızca sünnî, şiî ve alevilerin değil, tüm insanlığın vicdânlarında hep kanayacak onulmaz bir insanlık yarasıdır Kerbelâ... Ne diyor büyük Ozan Mahzûnî: "Bitmiyor gönlümün yası / Dünya yalancı dünyası / Yaram Kerbelâ yarası / Yaralarım yaralarım"
Kerbelâ şehitlerini rahmetle anıyorum.