Özal döneminin Turizm, Devlet, Dışişleri Bakanı
Ve Başbakan.
O’nu, İnönü’nün ölüm yıldönümü dolayısıyla düzenlenen bir tören vesilesiyle yakından tanıma imkânını buldum.
Rahmetli’nin ölüm yıldönümünde konuşma görevi benim Bakanıma (Sn. Kâzım Oksay) verilmişti.
Güzel bir konuşma metni hazırladım.
İnönü’yü anlatmak benim için kolay değildi.
Hakkında yalan yanlış bilgilerle donatılmıştım. Hakkında olumlu düşüncelerim yok gibiydi.
Biz, Demokrat Parti ailesinden geliyorduk. İnönü hakkında hep kötü şeyler anlatılmıştı. “Ekmeği karneye bağlatmış, camileri ahır yapmıştı.”
Bu yalanlarla beslendik hep.
O’nun asker kaçağı olduğu bile yayılmıştı.
Hem paşa, hem asker kaçağı. Bunu küçük yaşta aklım almıyordu ama, bu yalana inanan kalabalıklar vardı.
Hakkında kitaplar okudum, konuşma metnini hazırlamadan önce.
Şevket Süreyya Aydemir’in “ikinci adam”ını, v.s.
O kitaplardan ve dokümanlardan elde ettiğim bilgiler, Atatürk’ün yakın arkadaşı İsmet Paşa’yı daha yakından tanıma imkânını vermişti bana.
Bizim Bakan o gün için Fas’taki bir törene gidecekti.
Paşa’nın ölüm yıldönümüne ise hükümeti temsilen Mesut Yılmaz katılacaktı.
Bakanımın talimatıyla konuşma metnini sayın Yılmaz’a götürdüm.
Yılmaz, Yüksel Sitesi lojmanlarından komşumuz sayılırdı.
Yüksel Sitesi lojmanlarında bürokratlar ve bakanlar, aynı lojmanları paylaşıyorduk.
Mesut Yılmaz A Blokta, ben B blokta oturuyorum.
Konuşma metnini vermek için telefonla arayıp randevu istedim.
“Şimdi gelebilirsin” dedi ve gittim.
Konuşma metnini okuduktan sonra, “işin yoksa yarın sabah birlikte gidelim” dedi.
Nazik ve kibar bir insandı.
Ertesi gün makam aracına binip, sayın Yılmaz’la birlikte törenin yapılacağı salona gittik.
Yılmaz’ın ses tonu ve diksiyonu çok etkileyici idi.
Avusturya’da okumuş, iyi bir tahsil yapmıştı.
O’nu çok iyi bir Dışişleri Bakanı olarak hep taktir ettik.
ANAP’ın muhafazakâr kanadı pek sevmemiş olsa da, değerli bir politikacıydı.
Ciddi ve dürüst bir siyasetçiydi.
Şahsi kusurları olabilirdi ama, devlete ve millete yanlışı olmadı.
O salonda konuşurken herkes nefesini tutmuşçasına O’nu dinledi.
Başta İnönü ailesi olmak üzere herkes, sayın Yılmaz’ı etkili konuşmasından dolayı tebrik ettiler.
Kader, büyük oğlu Yavuz’u elinden aldı. O gün dünyası karardı.
Benzer bir olay da benim Bakanım sayın Kâzım Oksay’ın başına gelmişti.
Tek evlâdı Prof. Serhan Oksay’ı genç yaşta kaybetti.
Her iki ölüm, yakından tanıdığım bu güzel gençlerin ölümleri bizi de yaktı.
Rahmetler diliyorum, ailelerine sabırlar diliyorum.
Mesut Yılmaz’ın ciddi bir rahatsızlık içinde bulunduğunu üzülerek öğrendim.
Şifa diliyorum.