17 Nisan, Türk Eğitim tarihinin yüz akı ve örnek eğitim kurumlarından, Köy Enstitüleri'nin kuruluş yıl dönümü... Köy Enstitüleri'nin kurucusu büyük eğitimci İsmail Hakkı Tonguç, mutlak okunması gereken "Köyde Eğitim" isimli kitabının önsözünde eğitim savaşının özünü; "Köylülere bir şey öğretebilmek için ilk önce onlardan birçok şeyler öğrenmemiz gereklidir. Onlarla beraber gülüp, onlarla birlikte ağlamayan bir insan köyün iç hayatına giremez" derken, yine ve özellikle de biz öğretmenlerin ve eğitime ilgi duyanların okumaları gereken "Canlandırılacak Köy" isimli eserinde ise; "Kanımızı ve iliklerimizi isteyerek köyün içine akıtmadıkça, kırk bin köyün kenarına münevver insanların mezar taşı dikilmedikçe, bu köyün ve köylülerin sırlarını asla anlayamayız."tesbitini yapıyordu.
Aynı kitabında; "Köyü anlayabilmek için, köylüyü duyabilmek için, onunla kucak kucağa, nefes nefese gelmek lâzımdır. Onun içtiği suyu içmek, yediği bulguru yemek, yaktığı tezeğin ifâde ettiği sırları sezebilmek ve yaptığı işleri yapmak şarttır. Köyün ve köylünün gerçek hayatını tam olarak ancak kendi içinden çıkanlar bilir" diyor ve bu pedegojik felsefe üzerinden ilkokuldan sonra okuma imkânından ve fırsat eşitliğinden mahrum ve yalnızca kızlı- erkekli köy çocuklarına kucağını ve bağrını açacak Köy Enstitüleri'nin kuruluşu için, kocaman adımlar atıyordu bu tarihî günde...
Nüfusumuzun % 85'nin yaşadığı biçâre ve ne yazık ki, yüz yıllarca kaderine terkedilen sefil Anadolu köy ve köylüsünün ve çocuklarının asırlarca süren derin uykusundan uyanışından ve silkinişinden bir türlü ürken emperyalist Amerika'nın telkinleri, temiz inançları istismâr eden ve huzurları kaçan sözüm ona din bezirgânlarının; eşraf ve toprak ağalarının ve beylerinin, yani egemen güçlerinin sömürüye dayalı siyâsal çıkar ve beklentileri ve insâfsızca sürdürülen gerçek dışı iftira, tezvirat ve hezeyânları nedeniyle; "Sürer eker biçeriz güvenip ötesine / Milletin her kazancı milletin kesesine / Toplandık baş çiftçinin Atatürk'ün sesine / Toprakla savaş için ziraat çephesine / Biz ulusal varlığın temeliyiz köküyüz / Biz yurdun öz sahibi efendisi köylüyüz" nağmeleriyle nazarî- ezberci değil, köye ve köylüye yönelik iş içinde eğitim ve üretime dayalı edilgen olmayan pratik- aksiyoner bir eğitim sürdüren ve ülkemizin şartlarından neşet eden bu güzide eğitim kurumlarını kapatanları, tarih affetmedi ve hiç affetmeyecektir.
Erzurum Pulur Köy Enstitüsü'nün bir devamı olan Yavuz Selim İlköğretmen Okulundan mezun olmuş bir öğretmen olarak ifade etmek isterim ki; döneminde Amerika'da John Dewey ve Avrupa'da bir Alman eğitimci Kerschensteiner'le birlikte dünyanın üç büyük eğitimcisinden biri olarak sayılan ve kabul gören ve yerinin doldurulması hayli güç olan bir eğitimcidir rahmetli Tonguç..."Bu memleketin asıl sahibi ve toplumumuzun esas unsuru köylüdür. İşte bu köylüdür ki, bugüne kadar bilgi nurundan mahrum bırakılmıştır" diyerek eğitimde köy ve köylüyü işâret ederek ve eğitimde yapılması gereken öncelikli hedefi gösteren Atatürk'ün hedeflediği aydınlık yolda ilerleyen değerli eğitimci ve pedegog İsmail Hakkı Tonguç'u ve cumhuriyet aydınlanmasının eğitim mimarı ve efsâne Milli Eğitim Bakanı ve aynı zamanda bir mevlevì ve bir mûsikî-şinâs da olan Hasan Ali Yücel'i, Türk eğitiminde bir dönüm noktası oluşturan bu tarihî gün vesilesiyle, bir kez daha rahmetle ve minnetle anıyor; hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.
Ruhları şâd olsun.