Diyânet Vakfı'nın gelirlerini vadeli olarak bankaya yatıran Diyanet, alıcı vatandaşları rahatlamak için nihâyet konut kredisi yönünde de anaparanın geri ödemelerinde oluşan faiz artışı için "Bu artış faiz sayılmaz" noktasına geldi. Çelişkilerle dolu fetvası ile hüküm üstüne hüküm icra ediyor. Osmanlı'ya 1570'lı yıllarda gelen tütün için durup dururken ve her nasıl olduysa yüzyıllar sonrasında; 'Sigara zararlıdır' yerine "Sigara haramdır" fetvasını da vermişti.
Şüphesiz sigara zararlıdır, içilmemelidir. Ama geçmişte Halife olduğu halde tütün çeken Osmanlı sultanları ve bildiğimiz çok sayıda din üleması vardı. Osmanlı'da zaman zaman tütün içimi yasaklanmış, ama sanırım böylesine bir fetva verilmemişti. Tarikat veya cemaat mensubu Sofi ve Seydalar'dan, din adamlarından hâlâ sigara içmeye devam edenler var. Hoş karşılamasak da maalesef çok sayıda sigara içen insanımız var. Tövbe alan Menzil'de bile sigara içenlere müdahale yok. Kur'an'da yer alan (şarap-içki, uyuşturucu) ve domuz gibi temel haramlara sigara da ilâve edilmiş oldu. Hanı dinî hüküm koyan, helâlı ve haramı belirleyen yalnız ve ancak Allâh'tı...
Diyânet haram dese de, ne yazık sigara içilmeye devam edilmekte...Keşke bu söylemiyle caydırıcı ve etkili olabilse... Ama sigarayı terketmek bir eğitim ve kararlı bir irade işidir. Diyânet sigaraya haram derken, faizle ilgili şaşırtıcı yorum ve tevil yollu açıklamaları oldukça dikkat çekicidir. İşte siyasallaşan din anlayışı ve siyallaşan Diyânet herhalde bu olmalıdır.
Diyânet biraz da vazgeçilemez temel insan hak ve özgürlüklerine, yalan, iftira, liyakat-ehliyet, ölçülü paylaşım, emek, hukuk- adalet,eşitlik, talan, beyt-ül mal ve kul hakkı gibi hususlara zaman ayırsa, kafa yorsa; görevi olmadığı halde liberal ve seküler bir devlette ekonomik kuralları belirleme yerine, yasal kuruluş amaçlarına dönebilse daha iyi olmaz mı?